Haber

Türk Ekonomi Modeli ve Beyannamede Yer Almayan ‘Nas’: Yabancıların Seçim Sonrası Hesabı

Sahip olduğu prestij ile 14 Mayıs 2023 seçimlerine tam bir ay kaldı. Ekonomi ana başlığı; Bizim derdimiz geçim sıkıntısı ve enflasyon. Seçim sonrası fiyatlanmaya başlayan piyasalarda artık ana senaryolar hazır. Faiz artışı seçimden sonra kesin olarak görülüyor. ancak piyasaların en sevmediği şey olan belirsizlik de bu mutlaklığın yanında garip bir forma bürünüyor. Seçim sonuçlarına göre geleceğin hükümeti bu belirsizlik tablosunu oluşturacak, faiz oranlarında artış olacakken nasıl, ne kadar ve ne zaman gibi sorular ana gündemden ayrılmayan bölümler olarak görülüyor. Bu soruların yanıtları göreve gelecek olan hükümet tarafından yanıtlanacak. Mevcut hükümetin son yıllardaki ekonomik modeli de burada ön plana çıkıyor. Çünkü bu model seçimden sonra ufukta görünmüyor. Yabancı kuruluşlar için seçim öncesi ve sonrası seçimleri uzmanlar nasıl yorumluyor?

ABD’nin dev bankaları kendi sorunlarıyla boğuşurken, her seçimde olduğu gibi Türkiye’nin bu seçiminde de öngörülerini esirgemiyorlar.

Bloomberg’den Beril Akman ve Tuğçe Özsoy’un aktardığı üzere, yabancı yatırım kuruluşları faiz oranlarının 2018’deki kur atakları sırasında Murat Çetinkaya’nın getirdiği yüzde 24 seviyesine ulaşacağını öngörüyor.

Bloomberg anketinde ekonomistlerin 2023’ün üçüncü çeyreğine (Temmuz-Ağustos-Eylül) ilişkin tahmini yüzde 25,5 oldu.

Beklenen parasal sıkılaştırmanın tek başına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarının en şiddetli seçim kampanyasına neden olduğu söylenirken, seçim sonucu için “ekonominin siyasete galip geleceği” görüşünü vurguluyor.

Bloomberg ekonomisti Selva Baziki, “Seçim sonucu ne olursa olsun, daha ortodoks politikalara dönüşü görüyoruz. Erdoğan’ın ekonomik modeli, artan yatırım, cari hesap fazlası, daha güçlü lira ve sürdürülebilir fiyat istikrarını hedefliyordu. Bunun yerine, model dört hedefte de başarısız oldu.”

Millet ittifakı, seçildiği takdirde ortodoks para politikalarına ve “özerk” Merkez Bankası’na dönüş sözü verirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TCMB başkanı ve PPK üyelerini doğrudan atama ve görevden alma yetkisi bulunuyor.

Özellikle son yıllardaki ekonomi politikalarına baktığımızda, ortodoks veya ana akım siyasete dönüş, yani Türk Ekonomi Modeli’nin heterodoks olması nedeniyle uzun ve maliyetli görünüyor.

Faiz oranını enflasyonun ve yeniden enflasyonun oldukça altına çekme politikası çerçevesinde alınan tedbirlerle, rekor cari açığın yanı sıra TL’nin değer kaybında ‘arka kapı müdahaleleri’ alım süresinin azaldığı belirtildi. ayrıca bütçe ve rezervler için maliyetlidir.

Abrdn Londra’da yatırım yöneticisi Viktor Szabo, “Mevcut politika yolunun sürdürülemez olduğunu hepimiz biliyoruz” dedi ve ekledi, “Muhalefetin makul bir makro programı olsa da, bunun için önce ekonomiyi çökertmeyi gerektireceği için bu acı verici bir ayarlama olacak. Enflasyonu düşürün, yani Türkiye derin bir çıkmazda, bir çukura düşürüldü, oradan çıkmak da acı olacak”.

Merkez Bankası’nın gösterge faizine rağmen piyasadaki kırılma, mevduat faizlerinin son dört yılın en yüksek seviyesinde olması ve TCMB ile aradaki farkın on yılın en yüksek seviyesinde olmasıyla açıklanırken, Bloomberg Economics son bir faiz indirimi bekliyor. Seçimlerden önceki son MPC toplantısı.

Ekonomist Haluk Bürümcekçi, faiz oranında yüzde 50’lik bir seviyenin “Ekonomik aktiviteye, istihdama ve kredi piyasasına ciddi olumsuz etkileri olacak” öngörüsünde bulunarak, faiz oranlarında taahhüdüne ek olarak yüzde 30’luk bir beklentiye sahip olduğunu sözlerine ekledi. “güçlü para politikası ve enflasyon hedeflemesi” .

Bürümcekçi, yabancı kurumların seçim sonrası değerlendirmelerini de ‘kendi lehlerine şekillendirmeye çalışırken aşırı telaşlı’ olarak görüyor. Bu görüşünü ‘Yabancı yatırımcılar belirsiz bir ortamda bir an önce minimum riskle yüksek faiz oranlarıyla daha fazla gelir elde etmek istiyor’ diyerek açıklıyor.

Muhalefet seçimleri kazanırsa ekonomi politikalarında kesin bir kırılma öngörülürken, iktidar devam ederse siyasette mutlak bir kayma görülüyor.

Seçim sonrası hükümetin, ister Mehmet Şimşek ister Erdoğan’ın seçim sonrası ekonomik program danışmanı ilan ettiği muhalefet bloğu olsun, ana akım ekonomi politikalarını uygulayacağı kesin görünüyor.

Aralarında TÜSİAD’ın eski Başekonomisti Zümrüt İmamoğlu’nun da bulunduğu BofA ekonomistlerinin hazırladığı raporda, “Tüm göstergeler ekonominin yeniden dengelenmesi gerektiğine işaret ediyor. Sonuç ne olursa olsun zayıf bir lira ve dengesizlikleri gidermek için sıkılaşan ekonomik koşullar görüyoruz.”

CHP İzmir milletvekili adayları arasında da yer alan ekonomist Güldem Atabay, hükümetin seçim beyannamesini inceliyor.

Atabay, Politikyol’da yaptığı incelemede, hükümetin seçim beyannamesinin ekonomi bölümünde “gerçeği içeren hiçbir adım olmadığını” belirterek, 2002-2008 dönemini bahar, 2008-2013 dönemini yaz, 2013-2013 dönemini değerlendiriyor. 2018 sonbahar gibi olurken, IMF programı ekonomide devam ediyor.

2018’de geçirilen Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi ile kış dönemini başlatıyor ve “Türkiye ekonomisini bir çöküş dönemi olarak nitelendirmek doğru olur” sözlerini kullanıyor.

Son olarak Atabay, ‘Artan ihracatla rekor kıran cari açık, yüzde 50’nin üzerindeki enflasyon, ivme kaybeden yatırımlar, sürdürülemez bir şekilde baskı altındaki faizler, risk almak istemeyen özel bankalar’ gibi bir tablo çiziyor. borç verme, israfa kredi veren kamu bankaları’.

Seçim beyannamesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan diğer uzmanlar da öne çıkıyor. Barış Soydan, yaptığı paylaşımda Türkiye Ekonomi Modeli’nden bahsederken,

Ekonomist Emrah Lafçı, “ctrl+F” ile arama yapmasına rağmen Türkiye Ekonomi Modelini bulamadığını belirtiyor.

Seçim beyannamesine imza atan eski Bakan Lütfi Elvan’dan da bahsediyor.

Abdülkadir Selvi bile seçim beyannamesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye Ekonomi Modeli’ni ve bu modelden önceki düşük faiz politikasını “nasıl” açıklamasına “Faiz vurgusu yoktu” sözleriyle atıfta bulunmuştu.

Seçim beyannamesinin ekonomi bölümünde eski ekonomi bakanları Lütfü Elvan’ın etkisi ve Mehmet Şimşek’in dokunuşları hissedildi. Belli ki seçimlerden sonra piyasa dostu bir ekonomi yönetimine geçilecek. Bunun bir göstergesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz konusuna hiç girmemesiydi. Nas demedi. Selvi’nin yazısı.

Sizce Erdoğan’ın seçim sonrası ekibi ve ekonomik stratejileri dikkat çekecek mi? Yorumlarda buluşalım.

sancaktepe-haber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu